Bir Av Mevsimi Hikayesi

Başrollerini Cem Yılmaz, Şener Şen, Çetin Tekindor, Okan Yalabık ve Melisa Sözen’in oynadığı “Av Mevsimi” isimli filmi izleyenler bilir. Zengin, insanlara karşı acımasız ve avcılığı da seven ünlü iş adamı Battal Çolakzade böbrek hastası kızının sağlığına kavuşması için kızı yaşındaki Pamuk’la evlilik tezgahlayıp sonrasında böbreğini zorla kızına transfer ettirdiğinde Pamuk’un ölümüne neden olur. Olayı töre cinayeti şeklinde algılatarak mesleğinde başarılı başka bir avcı olan komiser Ferman’ın bile uzun süre yanılmasını sağlar. Ancak olayın çözülmesinin mümkün olmadığının sanıldığı noktada, hayatını kaybeden komiser İdris’in işareti sonucu bakış açısı değiştirilmek suretiyle cinayet aydınlatılır.



Nedense bugünlerde Wall Street’deki para cambazlarının ve “Altın en büyük balondur” sözlerinden sonra bile altın satın almaya devam ederek altın portföyünü genişleten Soros gibilerin sözlerini esas alarak altın balon oldu diyen ekonomistleri duydukça bu film aklıma geliyor. Finans oyuncularının dediklerini tekrarlayıp duran ekonomistlerin altının balon olup olmadığını anlayabilmeleri için tıpkı bu filmdeki gibi bakış açılarını değiştirip borca dayalı para sistemini sorgulamaları gerekiyor.

Bugünlerde altının ons ( 28,4 gram) fiyatı 1,900 dolar civarında. Bu parayı kazanmak için ABD’de birisinin neredeyse bir ay, ülkemizde en az birkaç ay, Somali’de ise belki senelerce çalışması gerekiyor. Bu serveti altın olarak topraktan çıkarmak için ise önemli bir gayret gerekmekte. Halbuki bu parayı üretmek için ABD’deki Federal Rezerv’in her biri duvar kağıdı maliyetinde sadece 19 adet üzerinde 100 dolar yazan kağıt basması yeterlidir.




Dünyada kapitalist düzene hizmet eden ve karşılığı olmadan üretilen Dolar gibi hayali para birimleri yanında, Altın daha güvenilir bir yatırımdır. Tabi kısa süreli finans oyunlarından etkilenilmesse.

ABD’nin parasının küresel rezerv olması sebebiyle uluslararası işlemlerde kullanılması, 1971 yılından bu yana altın karşılığı olmaması ve ülkelerin merkez bankalarında rezerv olarak tutmaları nedeniyle başta Çin olmak üzere ülkeler ses çıkaramaz durumda. Tıpkı Battal Çolakzade tarafından öldürülen maktul Pamuk’un ailesinin sesini çıkaramaması gibi. Öte yandan fiziksel olarak üretilen bu kağıt para bankaların ve para cambazlarının elektronik olarak ya da defter kayıtlarında kaydi olarak ürettiği paranın sadece %10’udur. Kalan %90 para kısmi rezerv denilen sistem sayesinde bankalar tarafından üretilir. Nasıl olduğunu “O adada siz olsaydınız?” yazımızda açıklamıştık.

Dünyada tüm ülkelerdeki mal ve hizmetlerin toplamının 70 trilyon doların üstünde olduğu tahmin ediliyor. Halbuki ortada 700 trilyon dolardan fazla bir finans büyüklüğü var. Bu servetin 600 trilyon dolardan fazlasının fiziksel karşılığı olmayıp tamamıyla sanal olarak bulunmakta. Aynen bir sanal bebek gibi. Sanırım hatırlayacaksınız. Senelerce önce elektronik sanal bebek çılgınlığı vardı. Saati gelince bipler kah acıktığını, kah altının değişmesi gerektiğini bildirirdi. İyi bakamayınca ölür siz de bir daha başlatırdınız. Bir ara sanal bebeğine bakarken gerçek çocukları ölen bilgisayar bağımlısı Güney Kore’li çifti belki duymuşsunuzdur.

Bir tarafta tüm dünyanın gerçek büyüklüğü durumunda 70 trilyon dolar. Bu para ile insanlar tüm mal ve hizmetlerini döndürüyor. Karnı doyuyor, işe giriyor, ev alıyor, iş kuruyor vs vs. Öte yandan 10 tane dünyayı satın alacak sanal durumdaki servet var. Bu paraları kazanmak bahsedilen kişiler için o kadar kolay ki. Örneğin tüm Afrika’yı acilen açlıktan kurtarmak için gerekli para toplamda 1.5 milyar deniliyor. Türkiye olarak seferber olduk ve kutsal Ramazan ayının da bereketiyle 250 milyon liraya yakın (140 milyon dolar) yardımı zorluklarla toplayabildik. Öte yandan düşene oynama dedikleri teknikle tek bir para oyuncusu geçenlerde 1 günde 11 milyar dolar kazanabilmişti. İşte asıl balon bu. Bu balonu üfleyen de her kuruşu borca dayalı olarak üreten sistem. Altının gerçekten balon olup olmadığı sorusuna gelince. Öncelikle bakış açımızı belirleyelim.


Altın fiyatları artmıyor. Aksine paranın değeri altına göre düşüyor. Altın sağlam bir ölçü aracıdır ve 3000 yılın üstünde de serveti saklama aracı olarak kullanılagelmektedir. Şunu unutmamak gerekir: altın bir yatırım aracı değil serveti ölçme ve koruma aracıdır. O yüzden kendisi hakkında güvenli liman tabiri kullanılır. Diğer gerçek varlıklarla (örneğin arsa, mülk gibi) kıyasladığınızda belli zamanlarda alabildiğiniz varlıkları benzer miktarda altınla satın alabilirsiniz.

Diyelim ki bir otobüse bindiniz. Bazen birden harekete geçtiğinizi hissedersiniz. Sonra baktığınızda asıl gidenin siz değil yandaki diğer araç olduğunu anlarsınız. İşte borca dayalı para sisteminde dolarla altının ilişkisi böyledir. Altın yerinde sabit ama enflasyon veya deflasyon yoluyla aslında değeri değişen diğeri yani dolardır.

(Prof. B.Gültekin Çetiner, Ağustos 20122)

Categories: Share

Leave a Reply